Web geliÅŸtiriciler yazdıkları kodların arasına imzalarını atarlar, ressamlar çizdikleri resimlere imza atarlar, ne bileyim yaptığı iÅŸi sahiplenmek isteyen herkes eserine bir ÅŸekilde imzasını atar ve insanlar bu durumu genellikle anlayışla karşılarlar. Yalnız bu iÅŸin, imza atılacak satıhın inorganik olması gerekliliÄŸi gibi yazılı olmayan bir kuralı, bir raconu vardır. Ameliyat masasında böğrü açık yatan adamın ciÄŸerine argon gazıyla daÄŸlamak suretiyle isminin baÅŸ harflerini kazımak, “Bu benim eserim” demek nerden baksanız tutarsızlıktır, nerden baksanız ahmakçadır.
Böyle bir olayın “rutin bir ameliyat” sırasında fark edilmesi ise dünyanın en büyük talihsizliÄŸi olsa gerek. Düşünsenize nasıl olsa kimse görmez diye adamın ciÄŸerine imzanızı çakıyorsunuz, akabinde rutin bir ameliyat sırasında baÅŸka doktorlar bunu görüyor ve mesleki kariyeriniz okyanusun dibini boyluyor. Rutin ameliyat nedir ya? Sen tut yıllarca cerrahlık yap, insan evlatlarını kes doÄŸra, karaciÄŸerine imza atmak için her hafta periyodik olarak ameliyat olan, olmadığı zaman huzursuzlanan adamı seç.
The Kaynak: http://www.trthaber.com/haber/saglik/imzayi-hastasinin-cigerine-atti-113333.html
İmzasını ulliminatik tekniklerle yada 25.kare tekniği ile falan hissettirmeden koysa yine iyi, ciğere imza çakmış böyle şey olmaz. Bu insanlar ahlaki , vicdani vb. materyallere sahip olmadığı için her boşluğu reklam alanı gibi görmeye başlamış. Yazık!
Amacına ulaşmış amcam işte biri görüp onun yaptığını fark etmiş. Kimse görmedikten sonra imza atmanın manası ne demi ?
Teknik olarak karaciÄŸerine imza atmak için ‘sadece’ rutin ameliyat bağımlısı abiyi seçtiÄŸinden emin olmamak lazım, zira rutin ameliyatla ‘bile’ zor farkedilecek bir olay. Onlarca hasta, doktor amcanın adını kalbinde, yok pardon, ciÄŸerinde taşıyor olabilir. Aslında kalbinde de taşıyor olabilir. Midesinde de. Olabilir yani.