Şehirlerarası otobüs yolculuğunun düşündürdükleri

Bugün, başından sonuna kadar hasta geçirdiÄŸim bayram tatilini bitirdim ve Yalova’dan İzmit’e döndüm. Daha erken yer bulamadığım için 11 buçuk arabasıyla geldim. Gerçi bir bakıma iyi oldu çünkü deliler gibi yollara dökülen tatilciler varacakları yerlere ulaÅŸtıkları için yollar bomboÅŸtu, rahat geldim. 1.5 saat kadar süren otobüs yolculuÄŸu sırasında, karşı camdan yansıyan orta yaÅŸlı görüntüme bakarkene yine firisıtayl düşüncelere daldım. Huyumdur, Efe Tur gibi açgözlü turizm firmalarının daha fazla yolcu almak için sıkıştırdıkları koltuklar yüzünden genellikle hep çok rahatsız geçen otobüs yolculuklarım sırasında, kulağımda kulaklık olmak üzere geçip giden yolları izlerken bir yandan da olur olmaz ÅŸeyleri düşünmeyi severim.

Önce gün boyu aklımdan geçen, not aldığım “Buna da sitede yer vereyim la” dediÄŸim her 10 ÅŸeyden ancak 2 tanesini yazabildiÄŸim için suçluluk duydum. Sonra bir ara geçmiÅŸe gittim. Bir yanı sürekli geçmiÅŸte yaÅŸayan biriyim, kendimi bildim bileli eski güzel günleri özlemle anarım ancak bugün Doktor Emmett Brown çıkıp gelse “Caner al benim Delorean’ın anahtarlarını istediÄŸin tarihe dön” dese dönmem. Karakterimi ÅŸekillendiren, ÅŸu anki beni ben yapan bazı derin acıları ne pahasına olursa olsun tekrar yaÅŸama riskini göze alamam. Ben sadece güzel anıları hatırlayıp tebessüm etmeyi seviyorum.

Böyle böyle düşünce deryalarında dolaşıp konudan konuya atlarken, kulaklarım Ferhat Göçer’in seslendirdiÄŸi Yarabbim ÅŸarkısı ile ÅŸenlenir gibi oldu. Åženlenir gibi oldu ancak böyle umut vaadeden, neÅŸeli tonlarda bir ÅŸarkının içinde Yarabbim diye seslenen elemanın anlattıklarına kulak verince, kendisinin esasen isyanlarda olması durumu bana çok ilginç geldi. “Modern arabesk bu olsa gerek” diye düşündüm. Topluma mal olmuÅŸ ünlü arabesk sanatçılarının, söz yazarlarının da aslında pek öyle dinden imandan anladıkları söylenemez, hatta ÅŸarkılarının çoÄŸunda haberleri olmadan küfre girerler. Bu ÅŸarkıdaki elemanın durumu da pek farklı deÄŸildi. Kendisine “Yarabbi’nin iÅŸi gücü yok senin aÅŸklarını dertlerini yazacak he mi? Git iki sayfa İslam ilmihali oku, melekleri öğren, dua etmeyi öğren…” dedikten sonra düşünce deryalarındaki kulaçlarım beni cehalet konusuna getirdi.

Biz insanlar gerçekten cahil varlıklarız dostlar. Profesörlerimizden amelelerimize kadar çok büyük bir cehalet havuzunda yüzüyoruz. Eline KalaÅŸnikof tutturulmuÅŸ maymun gibiyiz. Sonuçlarını hiç düşünmeden, sorumluluk almadan amaçsızca etrafa ateÅŸ edip duruyoruz. Hayatın her alanında saçma sapan sistemler kurmuÅŸ ve o sistemlerin kölesi olmuÅŸuz. “Yav bu iÅŸi böyle yapıyoruz ama sonu nereye varacak acaba?” diye soranımız, sorgulayanımız, bir an için olsun durup düşünenimiz yok. En basitinden ÅŸu yeni nesil orman katletme makinalarını görmüşsünüzdür, sosis doÄŸrar gibi aÄŸaç doÄŸruyorlar. Yanlış anlamayın GreenPeace destekçisi falan deÄŸilim, hatta bu oluÅŸumun iyi niyetine bile şüpheyle yaklaşırım. Ben sadece düşünüyorum. Bir kavak aÄŸacının ortalama 10 yılda büyüdüğü dünyada saatte bilmem kaç tane aÄŸaç doÄŸrama kapasitesi olan bir canavar makinanın ne iÅŸi olduÄŸunu sorguluyorum. Böyle bir makina yapabilmiÅŸ olmakla gurur duymanın ne kadar zekice olduÄŸunu sorguluyorum. KoÅŸa koÅŸa gidilen uçuruma 100 metre kala zengin olmak, aÅŸağı düşüp parçalanıncaya kadar bunun keyfini sürmek ne kadar akıllıca olabilir? 2013 yılında insanoÄŸlu tam olarak bu ÅŸekilde yaşıyor.

Bir çok ÅŸey için mecburuz, çünkü yine kölesi olduÄŸumuz çarpık sistemlerden birisi bize Çin malları tüketmekten baÅŸka seçenek sunmuyor. Mutfaklarımızdaki ketıllardan ceplerimizdeki telefonlara, bilgisayarlarımızdan televizyonlarımıza kadar bir çok tüketim ürünü çok daha ucuza mal edilebildiÄŸi için Çin’de üretiliyor. Bu konudan duyduÄŸumuz en büyük rahatsızlık düşük kaliteli ürünler kullanmak zorunda bırakılmamız. Oysa bir çoÄŸumuzun uluslararası çapta bir suça, hatta insanlık suçuna ortak olduÄŸumuzdan haberimiz bile yok. Sürekli yakındığımız, beÄŸenmediÄŸimiz yaÅŸam standartlarımızın sürekliliÄŸi için, dünyanın öbür ucundaki insanların günlük 1 Dolar’a çalışmak zorunda kaldıklarını bilmiyoruz. Yanlışın bir parçasıyız, biz tuÅŸlu telefon yerine dokunmatik ekranlı telefon kullanmak istediÄŸimiz için Çin’deki bir çocuk okula gitmek yerine ailesinin diÄŸer tüm fertleri gibi çalışmak zorunda kalıyor fakat biz bununla ilgili en ufak bir sorumluluk hissetmeden sığır gibi yaşıyoruz. Çin’de üretilen ÅŸeyler ucuz oluyor çünkü adamlarda nüfus çok, iÅŸgücü ucuz. Karın tokluÄŸundan bile az ücretler karşılığı çalışıyorlar, öyle ki bizim belediyelerimizden birisi tren lokomotifi gibi hayvani bir ÅŸeyi bile ta anasının nikahındaki bu ülkede ürettirip üstüne bir de oradan buraya naklettiriyor, buna raÄŸmen burada üretmekten çok daha ucuza mal oluyor. Beyaz adamın zenci kölelere iÅŸkence ettiÄŸi, ailesinden kopardığı filmleri izlerken salya sümük aÄŸlayan insanlar olarak farkında olmamız, hep daha fazlasını istemek yerine kararında isteme erdemine ulaÅŸmamız gerekiyor, hepimizin.

Beyaz adamlardan ve zencilerden bahsetmiÅŸken, son zamanlarda moda oldu, çaÄŸdaÅŸ gibi, modern gibi insanlar artık “zenci” yerine “siyahi” ifadesini kullanmayı tercih ediyorlar. Bu var ya bu tam anlamıyla saçmalığın daniskası ve baskın kültüre duyulan özentinin ulaÅŸtığı son nokta. Batılı beyaz adamın zencileri aÅŸağılamak, hakir görmek için yüzyıllardır kullandığı “Nigger (Nigga)” ifadesi, götü boklu demokrasi ülkesi Amerika’da son 30-40 yıldır kullanılmıyor diye (zenciler ilginç biçimde kendi aralarında kullanmaya devam ediyorlar o ayrı) bizim Amerikan hayranları da aynı izden yürümek için böyle bir icat çıkarmaya çalışıyorlar. Oysa bizde ne zengin beyaz adam / köle zenci kavramları var ne de bizim dilimizdeki “zenci” ifadesi “nigga” ifadesinin sahip olduÄŸu aÅŸağılama, ötekileÅŸtirme anlamına sahip oldu. Biz bu ifadeyi ilk günden beri siyah renkli insanları tanımlamak için kullandık, kullanmaya da devam edeceÄŸiz.

Böyle böyle bir sürü şey var, daha ürünlerimizde, mağazalarımızda Türkçe isim kullanmaya yanaşmayan kompleksli, ezik taraflarımızdan bahsedecektim ama saat 4 olmuş. Kısmetse daha sonra devam ederiz. Tatil sonrası ilk Pazartesi gününü mutlu ve huzurlu geçirmenizi diliyorum değerli dostlar, esen kalınız.

İlginizi Çekebilecek Diğer İçerikler

7 Yorum

  1. hacı ökkeş dedi ki:

    hocam kalemine sağlık. Çindeki işçilerin kaldıkları yerlerden günde kaç tanesinin psikolojik bunalıma girip intihar ettiğinden dünyaca ünlü büyük firmaların (anladınız) bunu nasıl gizlediğindende bahsetseydin.

    Birde yorum yapacakken önce soruya bakıyorum bilemezsem yorum silinir felan diye çok şükür bilemedim soruyla karşılaşmamıştım taki bu güne kadar.

    Devletin hava haricindeki her şeyden aldığı verginin kısa adı sualinin cevabı gelir vergisi mi olacak ?

    • Caner Öncel dedi ki:

      KDV olacak hacı ökkeş :)

      Ayrıca yorum silinmesi konusunda endişe etmene gerek yok çünkü cevabı hatalı girsen bile bir sonraki sayfada karşına yazdığın yorumu kopyalayabileceğin bir alan çıkıyor. Bir ara test et istersen.

  2. Hakan Bulut dedi ki:

    şu anki beni ben yapan bazı derin acıları ne pahasına olursa olsun tekrar yaşama riskini göze alamam. Ben sadece güzel anıları hatırlayıp tebessüm etmeyi seviyorum.

    şu kısımdan sora okumaktan vaz geçtim, seni sen yapan acısıyla tatlısıyla yaşadığın anıdır. bu dünyaya tekrar gelsem en nefret ettigim acıları bile tekrar yaşamak gerekiyorsa yaşarım, ya holywood starı olup yakışıklılıktan öle biri olarak doğarsan caner oldumu şimdi? Nolcak o kadar güzel gencecik kızlara he söle bana :D

  3. Korhan dedi ki:

    Yazıyı bitmesin diye diye okudum.. Çok coşkulu duygular içindeyim. Allah razı olsun. Kalemini ve ömrünü hep hayra kullananlardan eylesin.

  4. Emin Öztürk dedi ki:

    Sevgili Caner,
    Erinmeden okuduğum bu yazında hem güldüm hem de düşündüm. Allah (C.C.) hayallerine zeval vermesin.

  5. Sézai dedi ki:

    “götü boklu demokrasi ülkesi Amerika’da son 30-40 yıldır kullanılmıyor”
    düne kadar her sabah çocuklara “türk’üm, zartım zurtum” dedirten ülkeden yazıyorsun abi, hala bunun normal olduÄŸunu düşünen bir çoÄŸunluÄŸun olduÄŸu ülkede yaşıyorsun. böyle düşününce amerikanınkini ‘götü boklu demokrasi’ diye nitelemek baya komik oluyor. yazının sonunda bahsettiÄŸin ‘kompleksli, ezik taraflarımız’dan olmuÅŸ söylediklerin. amerikayı ve batıya ben de bayılmıyorum ama yaptıklarını inkar etmenin lüzmu yok. çoÄŸu konuda ezici üstünlüğe sahipler. kötü ama gerçek.
    eline sağlık.

Uyarı: Yorumlarda link kullanmayınız. Link içeren yorumlar otomatik olarak spam kabul edilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.